Dünya çok hızlı. Bu hızı umursamayıp olduğu yerde kalan ve cepleri samimiyet dolu olanlardan ibaretiz. Etrafındakileri sadece bakmayıp görenler için bir yerlerdeyiz.

2013/05/12

Küçük Kitap Satıcısı


   Usta kalem Sait Faik Abasıyanık'ın Burgazada'daki evinin görmek için çok güzel bir gündü. Sahil boyunca ilerlerken önüme kitap kurdu benzetmesine somut temsili arkadaşımız karşımıza çıkıyor, adı Fırat.
   Kitaplar o kadar eski ki rüzgar estiğinde kitapların saman kokulu sayfaları kendilerini bırakıp uçuyor. Koliyi karıştırırken Platon'un Devlet'inin birinci cildini sorduğum da "Onun sayfaları yırtılınca attım" diyor sırıtarak.

   Eğilmiş kolinin içindeki kitapları karıştırırken, Fırat "Amerikanca okuyabiliyor musunuz? Onlardan vereyim" sorusuyla yüzüme bir tebessüm kondu. Türk filmlerinden fırlamış gibiydi. Sait Faik'in evinin yerini sorduğum da "Tezgah olmasa yolu tarif etmek için sizi oraya götürürdüm" diyor. Cömert dostumuzu işinden fazla alıkoymadan adresi alıp gittim. Samimiyet güzel şey...