Dünya çok hızlı. Bu hızı umursamayıp olduğu yerde kalan ve cepleri samimiyet dolu olanlardan ibaretiz. Etrafındakileri sadece bakmayıp görenler için bir yerlerdeyiz.

2013/09/16

Zekeriya


Taksim'de bir ses "Metroya giden var mı, beni de götürsün." Girdik koluna. Sesi Cosby'i seslendiren Sezai Aydın ile hemen hemen aynı. Gözleri görmediği için bize tuhaf gelen hareketler yapıyor. Ama tuhaf karşılanmak için insanların ötekileyen bakışının farkında olmak gerek. Ne mutlu ki bunu bilmiyor. Oldukça saygılı tavırlarından dolayı gözlerimi ondan alamıyorum. Sürekli seyretmek ve konuşmasını dinlemek istiyorum. Koluna girenin bir kadın olduğunu anladığı anda gömleğinin eteklerini topladı. 
Taksim'de geziyormuş, gezmeyi sevdiğini söylüyor. Zaten Ümraniye'den buralara gelmesinin nedeni başka türlü açıklanamaz. Gözleri görmeyen diğer arkadaşları hakkında konuşuyor. Birbirlerini bulabiliyor olması beni şaşırtıyor. Yanında cahil gibi hissediyorum. Bir otelde ses kayıt cihazını çalmışlar adamcağızın. Vicdan bazılarına bantla yapıştırılmış bir paket.
Konuşmasında bitirim bir hava var. Biri sokuluyor "Bu sopa elektronik minasıl anlıyorsunuz yolu?" diyor. "Bildiğin tahta birader bizde o para ne gezer?" diye başladığı sohbetin devamında engelli vatandaşların bir yeterlilik sınavı olduğunu ve buna bağlı olarak devlet dairelerinde çalışabildiğini anlattı. Kazanamamış.
Gözlerim o gidene dek onun üzerindeydi. Keşke yine görsem, hiç unutulmayacak.
-
Not 31 Temmuz 2014:
Zekeriya'yı yine görsem demiştim, sınavları kazanamayınca Beyoğlu Tünel'de bir ayakkabı kutusu koyup beklemeye başladı Beyoğlu Tünel'de. 

2013/09/12

Şener ve Wolverine


Festivalde tişört boyamak için bir aktivite alanı yapılmış ve isteyen fotoğrafını çektirebiliyor. İkisi de konuşmalarından anladığım kadarıyla makine mühendisi. Tişört boyamak kesinlikle onların işi değil, ama aralarındaki iletişim haykırmanıza sebep olur. 
Tişört işinde yeteneksiz olduğunu anlayan ikili kendini boyayarak çok doğru seçim yaptılar. Sağdaki Wolverine adını verdiğim filmi yakın zamanda izlediği için sürekli ondan söz ediyor ve Şener'e kalk gidelim diyor. Yaptığı tişörtte yaralı bir kalp vardı.
Şener daha ılıman ve konuşkan. Tişörtüne yapmak istediği İlluminati idi ama beş yaşındaki bir çocuğun yaptığı uzay aracına benzedi. Olsun varsın biz onu da öyle sevdik. Sürekli bakış açısı meselesi diyerek kendini Picasso sanan dostumuzun gülüşü ve ses tonu akılda kalıcı. Eğlenceli tipler. İğneye iplik geçirmeleri 15 dakika sürünce hırçın bir mandaya dönebiliyorlar ama tanısanız çok seversiniz.
Biz sevdik.

Kitap İçinde Yüzük


2013 İstanbul Üniversitesi vize döneminde merkez kütüphanede oturacak yer yok. Velev ki  oturacak yer buldunuz, akşama kadar oraya yapışıyorsunuz. Söz ettiğim durumda günlerden bir gün kütüphanede kışın vesile olduğu kaba öksürükler dışında ses çıkmıyor. Herkes pürdikkat önünde yazılanlara bakıyor ya da sağa solu kesiyor.
Kulakları tırmalayan bir sandalye sesiyle herkes kütüphanenin balkon katına bakıyor. Masada iki çift. Kız o kadar afallamıştı ki elini sürekli ağzına götürüp sağa sola bakıyor. Çocuk kendinden emin bir şekilde cebindeki yüzüğü ömrünü adayabileceğine inandığı kıza uzatıp yüksek sesle "Benimle evlenir misin?" diyor.
Kız cevap vermeden bütün öğrenciler alkış kıyamet...
Mutlu olmuşlardır umarız. Başkalarının mutluluğuna misafir olmak büyük bir zevk.

Sokaklar bizimdir.



2013/09/01

Bulmacacı Usta


Çukurcuma'da harika bir hafta sonu, kış kendini yeni yeni yaza bırakmaya başladığı zamanlarda dolanıyoruz. Çukurcuma Kahvesi'nin önünde hararetli bir tartışma var. Merak bu kulak kesildik. 
İsmini öğrenmeye sıra kalmayan bulmacasever usta bulamadığı soruları kahvede tavla atanlara soruyor ve bir kargaşa çıkıyordu. Onlar tartışırken cevabı çoktan yazıyor ve suratında yakmayı aklından çıkardığı sigara ile gülümseme oluşuyor. Bizi görünce heyecanla "Şu resimdeki kim? Gençsiniz bilirsiniz." diyerek Demet Akbağ'yı gösteriyordu. Cevabı söyledikten sonra teşekkür vâri bakışıyla güneşin altında demlenerek bulmacasını çözmeye devam etti. 
O kadar rahat ve umursamazdı ki o an dünya yıkılsa çengel bulmacadaki şifreli kelimeyi düşünmekten farkedemezdi.